www.ahdevefa.liyiz.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

www.ahdevefa.liyiz.biz

XxHackeDxX
 
AnasayfaGıyabenGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Endişe Edilecek Tek Husus

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
zeyd
Dost Üye
Dost Üye
zeyd


Mesaj Sayısı : 105
Rep Puan : 9
Kayıt tarihi : 10/06/08

Endişe Edilecek Tek Husus Empty
MesajKonu: Endişe Edilecek Tek Husus   Endişe Edilecek Tek Husus Icon_minitimeCuma Tem. 11, 2008 5:56 pm

, Aziz Hocamız'ın o günkü sohbetinde tuttuğum notlar arasındaki kulaklarımıza küpe nasihatleri sizinle paylaşmak istiyorum. Dilerseniz, bu sözleri siz de bizzat kendinize söylenmiş gibi kabul edebilirsiniz:
Şayet, bir şeyden endişe edecekseniz, huysuz ruhların entrikalarından değil, mefkure insanına yakışan kıvamı yakalayıp yakalayamadığınızdan ve o kıvamı koruyup koruyamadığınızdan endişe etmelisiniz.
Allah Teâlâ bir ölçü koyuyor ortaya; "İnkisara kapılmayın, gevşeklik göstermeyin ve tasalanmayın; hiç endişeniz olmasın, inanıyorsanız üstünsünüz!" buyuruyor. Gerçekten inanıyorsanız, zalimlerin komploları karşısında asla ye'se düşmezsiniz; tedbirlerinizi alır, sa'ye sarılır, Allah ile münasebetinizi gözden geçirir ve neticede muzaffer olacağınıza kat'i kanaat getirirsiniz.
Unutmamalısınız ki, mü'minler hiçbir zaman hasımlarının kuvvetinden dolayı yenilgiye uğramamışlardır; eğer bazı dönemlerde bozgun yaşamışlarsa, onun altında mutlaka Cenâb-ı Hak ile irtibatlarının zayıflığı yatmaktadır.
Mevlâ-yı Müteâl, "Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz doğru yolda olduktan, hidayeti tabiatınız haline getirdikten sonra dalâlete düşmüş kimseler size zarar veremez." (Mâide, 5/105) beyanı da bize her olumsuz hadisede önce kendimizi sorgulamamız gerektiği dersini vermektedir.
Bediüzzaman Hazretleri'ne isnad edilen şu söz ne kadar ibretâmizdir: "Deseler ki, 'Kızıl Ordu mekanize birlikleriyle üzerinize geliyor!' hiç umurumda olmaz; ayağımı ayağımın üzerine atarım, 'Zübeyr kahvemi yap!..' derim. Fakat, duysam ki, iman hizmetindeki iki kardeş birbirine düşmüş, odama çekilir hıçkıra hıçkıra ağlarım!.."
Evet, ben de hiçbir zaman ümitsiz olmadım, hayatım boyunca hep ümit solukladım. Ne var ki, bütün dünyayı alâkadâr eden koca koca meseleler kendilerini beklerken, bir kısım hizmet erlerinin çok küçük işlerle oyalandıklarını görmüşsem, işte o zaman inkisarla kıvrandım.
Zannediyorum babamdan dinlemiştim: Bir adamcağız oğlunu karşısına almış, ona nasihat ediyor. "Oğlum, şöyle hareket etmelisin.. bunu yapmalısın.. şu şekilde davranmalısın" deyip çok ciddi meselelere dair bazı hakikatleri dile getiriyor. Hiç eskimeyen o eskilerin bilgelikleri içinde hikmet incileri döktürüyor. Çocuk eline bir iğne almış ve dikkat kesilmiş bir vaziyette uzun süre babasına bakıyor. Baba bir aralık soruyor; "Oğlum, ben sana bir şey anlatmaya çalışıyorum ama senin o iğne ile ne yapmak istediğini bir türlü anlayamadım?" diyor. Çocuğun cevabı dertli babayı çıldırtacak şekilde oluyor: "Babacığım, iğnenin deliğinden bakıyorum ki seni görebilecek miyim!.."
İşte, cereyan eden hiçbir hadise karşısında karamsarlığa kapılmıyorum ama böyle bir gaflet içinde ömür tüketen kimseleri düşününce çok derin bir burukluk yaşıyorum.
Aslında, ümitbahş gelişmeleri görmezlikten gelmek nankörlük sayılır; fakat, derbederliklerimizi görmemek de körlük olur. Bir yönüyle, nankörlük ile körlük ikizdir; biri doğrudan doğruya görmemek, öbürü de görüp hakkını vermemektir. Dünyanın dört bir yanına açılan adanmış ruhların muvaffakiyetleriyle seviniyorum; lakin, mü'minlerin dağınık ve perişan halleri sebebiyle hicran yudumluyorum.
Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, Hakk'a adanmış bir kahramanı anlatırken diyor ki: Mücahede meydanında herkes kasapta doğranan et gibi doğranmıştı. O sağına baktı, sağlam kalmış kimseyi göremedi; soluna göz attı, ayakta durabilen hiçbir Hak erine rastlayamadı. Doğruldu, "Ben varım ya!.." dedi ve gitti.. bir daha da geri dönmedi.
Gerçek mü'min ruhu budur. "Yalnız kaldım, kimsesizim; tek başıma ne yapabilirim ki?!." bahaneleri şeytanî mırıltılardır; mü'mince düşünce "Sen varsın ya!" şeklinde olmalıdır.
Bu mülahazalardan dolayıdır ki, sadece üç beş kişiyle ders yaptığımız ve altı ay boyunca altıncı bir insanı bulamadığımız dönemde bile ümidim hiç sarsılmadı. Zira, bizim vazifemiz i'lâ-yı kelimetullah ve gayemiz de Allah'ın rızasıydı. Özüne, asıl kimliğine, dinine, millî kültür mirasına ve evrensel insanî değerlere bağlı bir nesil yetiştirme yolundaki gayretlerimiz, bizi asıl hedefimiz olan rıza-yı ilahiye ulaştırabilecek vesilelerden ibaretti. Dünyevî hiçbir musibetin Rabbimizin hoşnutluğunu kazanmamızı engelleyemeyeceği mahfuz olunca, ye'se düşmemiz ve ümitsizliğe yenilmemiz zaten düşünülemezdi.
Güzel Türkiyemizin ve necip milletimizin devletler muvazenesinde hak ettiği yeri almasına gelince, şimdiye kadar hep Süleyman Nazif gibi dedim, yine öyle diyeceğim:
"Bu ümit benimle olduğu müddetçe üç yüz sene, dört yüz sene, beş yüz sene beklerim!.."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mu@YMe
Reisül Küttap
Reisül Küttap
Mu@YMe


Mesaj Sayısı : 615
Yaş : 48
Rep Puan : 57
Ruh Hali : Endişe Edilecek Tek Husus Kizgin10
Kayıt tarihi : 24/05/08

Endişe Edilecek Tek Husus Empty
MesajKonu: Geri: Endişe Edilecek Tek Husus   Endişe Edilecek Tek Husus Icon_minitimePaz Tem. 13, 2008 12:15 pm

duysam ki,iman hizmetindeki iki kardeş birbirine düşmüş,odama çekilir hıçkıra hıçkıra ağlarım
Özüne, asıl kimliğine, dinine, millî kültür mirasına ve evrensel insanî değerlere bağlı bir nesil yetiştirme yolundaki gayretlerimiz, bizi asıl hedefimiz olan rıza-yı ilahiye ulaştırabilecek vesilelerden ibaretti
Bu ümit benimle olduğu müddetçe üç yüz sene, dört yüz sene, beş yüz sene beklerim!.."

emeğinize sağlık
HAKK teala razı olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Endişe Edilecek Tek Husus
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.ahdevefa.liyiz.biz :: GENEL :: DİĞER KONULAR :: Diğer Konular-
Buraya geçin: