Peygamber efendimizin, bir arşın boyunda veya biraz daha uzun bir Mıhcen'i vardı.
Mıhcen, ucu eğri değneğe denir.
Peygamberimiz, Hacerülesved'i, uzaktan onunla işaret ederek İstilam ederdi.
Peygamberimiz, deveye bindiği zaman, onu, önüne asardı.
Efendimizin, Urcun diye anılan bir de Mıhsarra'sı vardı. Peygamberimiz, Bakiülgarkad'a giderken, onu, yanında bulundurur, ona dayanır otururken, onu, elinde evirir çevirirdi.
Peygamberimizin, elinde bu Mıhsarrası bulunduğu halde, hutbe irad buyurduğu da, olurdu.
Peygamberimizin, dağ ağaçlarından kesilmiş, Memşuk adıyla anılan bir de, Kadib'i Değneği vardı.Hz. Osman, Peygamberimizin Kadib'i, elinde bulunduğu ve Minberde hutbe irad ettiği sırada, Cahcah bin Said veya Cahcah bin Kays, varıp Hz. Osman'ın elinden Kadib'i alır ve dizine dayayarak büker, kırar. Halk, Cahcah'a bağırırlar. Hz. Osman, Minberden iner ve evine girer.
Bunun üzerine, yüce Allah, Cahcah'ın eline veya dizine Ekile (kaşıntı) hastalığı verir. Cahcah, Hz. Osman'ın şehadetinden sonra bir yıla varmadan, kaşına kaşına ölür.
Peygamberimiz; yanında tarak, ayna, misvak, gülyağı, sürme makası bulunduğu halde, sefere çıkar seferde ve hazerde bunları, yanından ayırmazdı.
Hz. Aişe "Gazalar için Resu Aleyhisselamın gülyağını, tarağını, aynasını, iki Makas'ını, Sürmedanlığını ve Misvak'ini hazırlardım." buyurdu.
Yine hz. Aişe validemiz,
"Seferde ve hazerde, Resul Aleyhisselamın, yedi şeyi:
1. Gülyağı Şişesi,
2. Tarağı,
3. Ayna'yı,
4. Sürmedanlığı,
5. Misvak'i,
6. İki Makas'ı,
7. Saç ayırma kemiğini, bıraktığı olmazdı." demiştir.
Peygamberimiz, her gün, sakalını iki kerre tarardı.
Enes bin Malik "Resul aleyhissleam, sık sık, başının saçına gülyağı sürer, sakalını, su ile tarardı." diyor.